Archives

Kitap

Modern Mimarlık ve Şehircilik Tarihi / Michel Ragon – Kitap Yorum

26 Eylül 2015

Mimarlık, dünya tarihini gerek zihinsel gerekse politik açılardan incelerken başvurulması gereken en önemli kaynaktır. Mimarlık mesleğinin ürünü olan; evler, binalar, yollar, ibadethaneler, saraylar ve bunları oluşturan küçük yapı taşları; demir, beton, ahşap her zaman diliminin özelliklerini sanılandan daha büyük bir kesinlikle yansıtmaktadır. Bu özellikler bize eserlerin yapıldığı yılların zihin haritasını verir ve biz de; şu sanat akımından, bu toplumdan etkilenmiş gibi bilimsel veya sübjektif yorumlar yaparız.

Mimarlığın bıraktığı izler yüz yıllar boyunca silinmez en ufak bir kalıntıdan bile bir medeniyet tasavvuru ortaya çıkarılabilir. Özetle mimarlık, yaşamın tam içinden bir bilim; bir meslektir.

Mimarlık, konusunda kitap okumaya karar vermemin en önemli sebebi “anlamak.” Medeniyetimiz değişirken ve gelişirken (her değişimin, gelişim olmadığına katılıyorum) mimarlık bunun neresinde olmuş, bütün bilimsel ve sosyal gelişmeler mimarlığı nasıl etkilemiş? Bu yolla mimarlığa biraz daha yakından bakarak acaba payıma düşen hisseyi alabilir miyim diye merak ettim. Continue Reading…

Kitap

Kafamda Bir Tuhaflık – Kitap Yorum

19 Temmuz 2015

Kitap bozacı Mevlut’un etrafında dönen bir göç öyküsü gibi dursa da aslında tam bir aile biraz sınıf az da kentlileşme romanı olarak düşünülebilir.

Konya’dan İstanbul’a göç eden yakın akrabaların 50’lerde günümüze uzanan öyküsü ve Anadolu’dan göçerek kontrolsüz zenginleşen kitlelerin politik ve dini bunalımları çok güzel işlenmiş. Bir yandan da şehrin mimari anlamda yapısal değişimiyle beraber özünde bir karakter başkalaşımı da geçirdiği ve şehrin sakinlerinin bu karaktere benzemeye başladığı dikkat çekiyor.

Kafamda Bir Tuhaflık, romanını okurken beklentilerinizi iyi yönetmekte fayda var. Zira güçlü bir olay örgüsü, sürprizler ve açılımlar yok. Hemen hemen neler olacağını tahmin ediyorsunuz. Orhan Pamuk’un bu eserinde varılacak yere odaklanmak yerine yoldaki mesajları almaya çalışmak daha faydalı gözüküyor.

Değerlendirme: 10/7

Sinema

Niyazi Gül Dörtnala – Sinema Yorum

17 Mayıs 2015

Bazı filmlerin neden çekildiğini anlamazsınız. Çok düşünseniz de bulamazsınız; yapımcının neyi düşündüğünü, sponsorların neye para ödediğini, oyuncuların senaryoyu okuyup okumadığını. Bu filmde aynen öyle bir film. Sinema salonları elbette daha kötülerini gördü ama bu kadroyla bu film olmamış. Eyvah Eyvah’ın yanından bile geçememişler.

Oyunculuk tarafı ise filmin konusunun olumsuzluğuna paralel. Ata Demirer’in üniversite sahneleri biraz tebessüm ettiriyor. Onun dışında hiç espri yok. Kötü espri esprisi zannettiğiniz replikler filmin doğal bir parçası. Şebnem Bozoklu’nun samimi gayreti var, takdir etmek gerek. Özellikle Niyazi iğneyi yedikten sonra gelişen olayların ardından bilete kaç para verdiğinizi düşünmeye başlıyorsunuz.

Kısaca Niyazi Gül değil dört nala iki nala bile gidemiyor.

Vizyon Tarihi: 08 Mayıs 2015
Yapımı : 2015 – Türkiye
Tür : Komedi , Macera
Süre: 105 Dak.
Yönetmen : Hakan Algül
Oyuncular : Ata Demirer , Demet Akbağ , Levent Ülgen , Şebnem Bozoklu , Ayşe Nil Şamlıoğlu
Senaryo : Vedat Özdemiroğlu , Ata Demirer
Yapımcı : Necati Akpınar

İnsan Kaynakları

Girişimcilik ve İnsan Kaynakları

03 Ocak 2015

Büyüyen ekonomiler vazgeçilmez oyuncularıdır girişimciler. Devletçi ekonominin her geçen yıl etkisini kaybettiği günümüz dünyasında sistemin görece ilerlemesi girişimcilerin stratejik kararlarına bağlıdır. Bu sebeple ekonominin vazgeçilmez unsuru girişimiler ve bu unsuru ifade eden girişimcilik kavramı son yıllarda her zamankinden daha çok gündemde.

Girişimci, parlak fikri bulup yola çıktıktan sonra, ki bu aslında önce olmalı; girişimcinin başarısını nelerin etkilediği sorusunu düşünmeye başlar. Tek tek cevap adayları masaya yatırılır… Sorunun cevabı olan eğitim midir? Eksik bir eğitimle (son yüz yılın en önemli girişimcilerini düşünün) özel sektörün kriter eşleme odaklı insan kaynaklarında hiç bir şans bulamayacak kişiler, bugün dünyayı sallayan girişimlerin başında… Eğitim; pek sayılmaz…

Bölge diyebilir miyiz? Küresel ekonominin vurgusu bu kadar güçlüyken mesela ABD? Son yılların önemli girişimlerin bir kısmı ABD’den çıkıyor ancak çok fazla girişimde yine aynı topraklarda sonlanıyor. Bir de not düşmekte fayda var; başarılı girişimin bizdeki algısı, bir; dijital olacak iki; milyon dolarlar kazanacak! Hâlbuki ülkemizde ayda 25-50 bin bandında kazanan çok güzel girişimler de var. Ekonominin küresel dağılımını düşündüğümüzde bölge tek başına açıklayıcı olabilir mi? Olamaz…

Sermaye de faktörlerden biri. Özellikle e-ticaret yapacağım veya mobilde de var olacağım diyorsanız sermaye çok önemli. Kot pantolonlu bir grup genç, takım elbiseli temiz traşlı plaza yönetimlerine ekonomi dersi verse de artık garaj şirketi olayı bitti. Üstelik ülkemizde hiç olmadı denebilir. (Belki de Amerikan tarzı evlerin azlığındandır…) Ancak uzmanlığı olan ortaklarınızı işe ikna etmişseniz sermaye de bekleyebilir. Veya devlet teşvikleri soluk aldırabilir. Büyümek için olmasa da başlamak için sermaye sorunu da aşılabiliyorsa sermaye de girişimcinin başarısında tek başına değil…

Alt alta girişimcinin başarısına etki eden birçok konu sayılabilecekken en önemlisi “İnsan Kaynakları” demek ilk başta iddialı bir çıkış gibi gelebilir. Girişimcilerin kısa vadeli en büyük hayallerinden olan “melek yatırımcı” katkısı ile gelişen şirketlerin, batmasının iki büyük sebebinden biri %35 ürün pazarken %65 insan kaynakları. Yani şirketler bütün her şeyi bulsalar dahi doğru insan kaynağını planlayamazlarsa daha yavruyken ölüyorlar. Bu sebeple olsa gerek melek yatırımcı toplulukları “ekip özgeçmişlerini” çok önemsiyor.

İşin sayısal yönüne de bakmak gerek; 50-100 çalışanlı ortalama bir şirkette yanlış işe alımın maliyeti bazı pozisyonlar için yıl bazında 100.000₺’yi buluyor. Bu maliyet sadece maaş, haklar ve eğitim üzerinden hesaplanan şekli. Bir de kişinin pozisyonundan dolayı şirketi uğrattığı zararlar düşünüldüğünde bir kişi deyip geçmemek gerekiyor.

Orta veya büyük ölçekli şirketler uğradıkları zararları bir şekilde ve bir yere kadar telafi edebilirken sabah kahvaltıda tost yiyen öğle arasında durak pilavcısına giden girişimci için iş daha çetrefilli bir hal alıyor.

Önceki paragraflarda söylediğimiz gibi, girişimci deyince akla hemen web girişimleri geliyor. Dolayısıyla altın bileziğin tek bir karşılığı oluyor; yazılım! Fakat bütün girişim sektörleri için genel için bir tahlil yapacak olursak adaylarda öncelikle belirli bir düzeyde “yetenek” aranmalı. Yetenek aramak bazen yanlış anlaşılabiliyor. Yetenek aramak/avlamak ülkemizde çoğunlukla CV ve pozisyon gerekliliklerini eşleştirmek olarak uygulanıyor. (Kendine “yetenek avcısı” diyen programların okul not ortalamasına bakması ayrı bir espri konusu.) Bu şekilde bakılan işe alım için “yetkinlik” tabanlı demek daha doğru. Girişimlerde yetenek, kesinlikle yetkinliğin önünde değerlendirilmelidir.

Üst düzey yetkinliği olup; yarı paralara hatta daha azına önemli girişimlerde görev alan üst düzey “girişimci yöneticiler” var; bu doğru. Ancak yüklü ve güçlü bir yatırım almamışsanız “yüksek profilli” kişileri şirketinize çekmeniz zor.

Tüm faktörleri alt alta topladığımızda küçük çapta da olsa “yetenek avcılığı” yapılması gerekiyor. Zira biraz dikkat edildiğinde günümüzün üst düzey başarılı yöneticileri gençliklerinde de mutlaka gelecek vaat ediyorlardı ve en iyisi bunu belli ediyorlardı. Yani iş/sektör tecrübesi arayıp kaliteli gençleri elemek yerine özellikle girişimcilerin başkalarından şans ararken şans vermesi çok önemli.

Birkaç cümleyle neler yapılabilir…

Şirket için eğitimler yine yeteneklerin fark edilmesi için önemli. Sunum kabiliyeti zayıf diye yeteneğini tam sergileyemeyen veya henüz liderlik özelliklerini keşfedememiş kişiler için eğitimler tam bir farkındalık meydanı.

Mikro projelerle gençlere şans vermek başka bir yetenek avcılığı yöntemi. Şans vermeden kesinlikle bir kişinin neler yapacağını bilemezsiniz. Kişiler hakkında tahmin yapıp, hayal kurmak yerine; bırakınız yapsınlar.

Üniversite etkinlikleri de önemli bir yetenek madeni olabilir…

Ayrıca bu yazıyı çalışırken araştırma yaptığımda “Girişimcilik ve İnsan Kaynakları” adı altında bazı öğrenci kulüplerine rastladım. İki önemli unsurun ilişkisi bakımından bazı şeylerin gençler tarafından sıkı takip ediliyor olması gayet güzel.

“Girişimcilik ve İnsan Kaynağı” olgusuna ek olarak “Girişimci İnsan Kaynağı” büyümekte olan piyasalarda kendisini eski yıllara nazaran çok daha fazla hissettirecektir. Çünkü şirketler artık büyüme vizyonlarını sermaye ve ürün/pazar ikilisine ek olarak personellerinin kalitesine göre belirliyorlar.

Bu yazı 28 Aralık 2014’te vivahiba.com için yazılmıştır.