Yazı spoiler içermektedir.
Bloglar özgür mekanlar. Örneğin dün şiir, bugün sinema, yarın felsefe yazabilirsiniz. Ama bir köşe yazarı olsanız “her konuda da yorum yapıyorsun kardeşim” derler. Köşe yazarı olmadığım için şanslıyım.
Blog adresi açmanın bana verdiği yetkiye dayanarak bir film hakkında eleştirilerimi yazmak istiyorum.
Birkaç gün önce Netflix’de “Deliler Fatih’in Fermanı” diye bir filme denk geldim. Daha önce film vizyona girdiğinde Maçka’lı Eren’e gönderme olan bir sahnesini görmüştüm. Eren konusu herkes gibi benim de içimi burktuğundan dolayı sahnenin tamamını görmek için filmi izledim!
Film çok ilginç bir şekilde aceleye gelmiş. Senaryosu bir kez daha okunmadan çekilmiş gibi duruyor. Eren sahnesi dışında kayda değer bir görüntü bana göre yok. Tabii Yetkin Dikiciler tavla oynasa izleriz, o başka. Filmde de bir tür spritüal lideri canlandırıyor.
Örneğin filmde; bir baskın sahnesi var. Manevi alemlerden mesajlar geliyor ve bizim deliler baskına uyanıyor. Biri de yaralanıyor. E tabii klasik senaryo, birkaç sahne önce kötülediği bir arkadaşı gelip kahramanımızı kurtarırken yaralanıyor. Bu arkadaş daha sonra deniz kumu ile iyileşip savaşa katılıyor. İşin ilginci bütün bu olaylara sebep olan baskını yapan sadece iki kişi! Oyuncular yemeğe gittiğinde çekilen bir sahne olmuş sanırım.
Senaryonun neden ikinci kez okunmadığı düşündüren sahnelerden bir başkası ise; kahramanlarımız Vlad’ın sarayındaki gizli bir geçidi bulmak için plan yapıyor. Ancak filmin geri kalanında geçidin adı bile geçmiyor.
Hatta filmin merkezinde gibi gözüken müthiş silah, vebalı farelerin olduğu gizli mağara Dark Knight filminde Joker’in hastane patlatma sahnesindeki gibi havaya uçuyor. O sırada kimse, normalde papaz olan “deli” arkadaşımızı durdurmuyor, bir engelle karşılaşmıyor.
Delileri oynayan oyuncuların samimi bir çabası olsa da film tam bir zaman kaybı.
Tarihi film yapmak zor, süper kahraman yapmak daha zor ama biraz çaba göstermek yapımcıların elinde.
Yorumlarım agresif gelebilir ama bir buçuk saatim çalındı; kızgınım.
İyi seyirler değil; seyretmeyin.
20 Temmuz 2019
No Comments