Blog, İnsan Kaynakları

Yeni Mezun Çok Geç

14 Mayıs 2016

İş dünyasının her alanında çok yoğun rekabet yaşanıyor. Bu alanlardan biri de “iş bulma”

Rekabette değişkenler çok arttı.

Tek başına mezuniyetin yetmemesi, kurumların beklentilerinin yükselmesi ve bir anlamda bilgi çağında kendini yetiştiren adayların öne çıkmasıyla iş gücü piyasası önemli bir dönüşüm yaşadı. 90’lı yıllar için hiç beklenmeyen bir şey oldu; mezuniyet 2000’li yıllarda yetmedi.

Üniversite mezuniyeti 90 ve üzeri doğumlular için lise mezuniyetine denk artık.

Semt isimlerinden türetilen apartman üniversiteleri ve “bu şehirde de bir tane olsun ne olacak ki” mealinden açılan yükseköğretim kurumları mezuniyetlerin anlamlarının sorgulanması için zemini genişletti.

Ancak iyi haber şu ki; bundan 10 yıl önce belli başlı üniversitelerden mezun olmak önemliyken. Şu anda da öyle; bir şey değişmedi.

Yani eğitim kalitesini arttıramadıktan sonra Doğu Karadeniz’deki üniversite ile Güneydoğu’daki üniversitelerin arasında büyük bir farkı yok.

Geçmiş yıllarda ara sıra olsa da uluslararası sıralamalara girme haberleri alıyorduk. Bugün “giremedik” haberleri okuyoruz.

Sayı çoğaldıkça bilimsel değeri yerle bir olan akademik dünyamızda, gerileme sürdükçe kişilerin kendini geliştirmelerindeki önem giderek artıyor.

Kendini geliştirmek içinse en önemli zaman dilimi üniversite yılları.

Ortalama bir zekâ ortalama bir çalışma ile birçok bölümü bitirebilir.

Bu, zaman çok demektir.

Öğrenci dinamo gibi olmalı okurken.

Gençliği yaşamak güzel ama gençliğin enerjisini doğru kullanmak da trafik kuralları kadar önemli.

***

Peki, üniversite yıllarında ve biterken neler yapmak gerekir?

En az 2 kulübe üye olun. Biri faaliyetler organize eden bir kulüp diğeri hobi kulübü olabilir.

Katıldığınız kulüpte mutlaka dışa dönük “sahası” olan çalışmalara katılın.

Öğrenci toplulukları toplum önünde konuşma korkusunun atılabileceği en iyi yerdir. Sunum fırsatları yakalayın.

Mesleğinizle ilgili bir projeniz olsun. Tez vermek için -yapılmış gibi- projelerden değil; tam anlamıyla bir proje olsun. Projenizle ilgili nasıl para kazanacağınızı mutlaka düşünün. Önce parayı nasıl harcayacağınızı düşünmekten kendinizi alamıyorsanız derin bir nefes alın bir çay koyun.

Düşündüğünüz projeler sürekli insanlık yararına ve ticari yön barındırmıyorsa; gerçek hayattan korktuğunuz aramızda sır olarak kalabilir.

Etrafınızdaki insanları fayda/maliyet analizi ile gözden geçirin. Bu sizi kötü bir insan yapmaz; zamanınızın değerli olduğunu gösterir.

Yazarlık tutkunuz yoksa bile mesleğinizle ilgili yayınlara yazı yollayın.

Girişimcilik yapıp sürekli başarısız olduktan sonra konferans veren zengin gençler yerine gerçekten işini iyi yapan popüler olmayan isimlerle görüşmeye gayret edin.

Kişisel gelişimin dozajını doğru ayarlayın. Kötü haber; “her şeyi başaramazsınız.”

Okul bitince bir araya gelip zengin olma hayali kurduğunuz dostlarınızla ilk nargile buluşmasından sonra ciddi şeyler konuşabilme kapasitenizi kontrol edin.

Büyük patronlarla fotoğraf çektirmenin sizi değerli kıldığını düşünmeyin. İş görüşmesini insan kaynakları uzman yardımcısıyla yapıyorsunuz.

Öğrencilik görece bir özgüven kalkanı verir. “Ah şu okul bitse piyasa beni bir görse…” hayalleriniz, “başvur” butonu üzerinde örselenebilir. Kendinizi mezun olmadan göstermenin yollarına bakın.

Israrcı olun. İyi takip gol getirir. Yetenekleriniz sınırlı olsa dahi.

Rol modelinizi iyi seçin. Steve Jobs salonu dolu. Elon Musk’da arka sıralarda yer var.

Günlük küçük başarılar elde etmeye kendinizi alıştırın. Günde 20 sayfa kitap okumak gibi. Çok mu oldu? 10 olsun.

Staj yapın. Stajyere eskisi gibi fotokopi çektirmiyorlar. Yönetici belgenin fotoğrafını çekip yolluyor.

Staj yaparken işin sizi geliştirmesini beklemeyin. Komik olmayın.

Yaptığınız iş her neyse ona kendinizi verdiğinizde iş de size bir şeyler verir.

Kafa şişirin. Sorun, öğrenin. Google’a yazmayın.

Engellerinizi iyi analiz edin. Dostoyevski parasızdı, Stalin’in bir kolu felçti ama hayallerini takip ettiler diye düşünmeyin. Psikolojik veya fiziksel bir engeliniz varsa; sizindir. Dezavantajlarınızı sevin.

Nişantaşı çocuğu değilseniz; zorlamayın. Başakşehir’de de ajanslar var.

İstanbullu olmayı çok önemsemeyin. Hepimiz aynı kuru fasulyeyi yiyor aynı Survivor’ı izliyor; aynı “winter is coming” esprisini yapıyoruz. Üstelik Anadolu’da büyük eksik var. Çok iyi maaşlara çok iyi pozisyonlar boş.

Maaş konuşmayın. 2.000 TL istemeyin. Vermiyorlar.

Vahşi kapitalizm eleştirisi hala moda; yapabilirsiniz.

Mülakatlarda hayaliniz nedir diye sorulduğunda düşünme süresinin tamamını kullanmayın. Hedefleriniz ok gibi fırlamalı ağzınızdan.

Lisans sonrası buharlaşma korkusuyla yüksek lisansa başlamışsanız, mülakatta kendini gelecekte nerede görüyorsun sorusuna; “bilgili yetkin bir akademisyen olmak” ve “başarılı tanınmış bir yönetici olarak tanınmak” demeyin. Başardığınızı gösterene kadar bu ikisinin bir arada olacağına kimse inanmaz.

Ve hemen yapabileceğiniz şeyleri mezuniyet sonrasına ertelemeyin.

Zira yeni mezun çok geç…

14 Mayıs 2016

You Might Also Like

1 Comment

  • Reply Hasan 14 Mayıs 2016 at 22:02

    Safa ellerine sağlık, güzel bir yazı olmuş.

  • Bir Cevap Yazın

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

    %d blogcu bunu beğendi: